TÜRKLER DÖNÜYOR ! - ERGÜN DiLER


Ergün Diler      TÜRKLER DÖNÜYOR ! - ERGÜN DİLER
Yıl 1994...
Bir şirketin genel müdürü, yardımcıları ile birlikte Romanya'ya gider. Kereste fabrikası almak ya da kurmak niyetindedir.
Bir Rumen bayan, "Siz kimsiniz, nereden geldiniz?" diye sorar.
İyi giyimli şık yönetici, "Türk'üz, Türkiye'den geldik" der.
Bunun üzerine Romen bayan, az ötedeki arkadaşına bağırır: "Natali gel bak, efendiler geri geliyor!"
Balkanlar'dan, Kafkasya'dan, Arap illerinden çekilerek ANADOLU'yu son KALE olarak bilen insanlar için çok önemlidir "geri gelmek" sözü...
Çünkü Türkler'in geri gelebilmeleri için neredeyse 100 yıl beklemeleri gerekti!
Bu kadar beklemenin sebebi bizim basiretsizliğimiz kadar adamların uzun vadeli planları başarıyla yapmalarıydı... 'KIZIL SULTAN' Abdülhamit, İngilizler'in Makedonya'da kurulan GİZLİ ÖRGÜTLERLE devlete sızdığını fark etti. Zaten HAFİYE teşkilatına çok önem vermesinin bir nedeni de buydu! Osmanlı'nın yetiştirdiği SUBAYLAR bir bir yabancı etkisine girerken Padişah isyan ediyordu! Abdülhamit, devleti yıkıma götürecek büyük savaşın geldiğini de görüyordu! Bu nedenle ilk iş olarak altında petrol denizi bulunan arazileri ÖZEL mülkü yaptı.
Adım adım gelen tehlikeyi hissediyordu. Elinden gelen bütün hamleleri oynadı. Ancak yetmiyordu!
İngilizler, Osmanlı'nın beynini, adamları tarafından ele geçirseler de yine de İSTANBUL'a güvenmiyorlardı!
Onların istedikleri yüzde 100 İTAATTİ! İşte 100 yıl sürecek oyunun o dönemde temeli atıldı. Osmanlı'nın bir TESPİH, İslam'ın da İMAME olduğunu biliyorlardı. Londra'da alınan kararla HALİFELİK el değiştirecekti.
Şerif Hüseyin ve casus Lawrence el birliğiyle bunu başardı. Müslüman Araplar, Halifeye karşı bayrak açtı.
Amaç tespihin dağılmasıydı. Zor oldu, ama oldu. Osmanlı dayanamadı. Üç kıtada hüküm süren devlet, Anadolu'ya sıkışıp kaldı. Halifelik ortadan kalkarken VAHABİLİK hayat buldu. Cetvelle çizilen devletler, başlarına getirilen piyonlar, savaştan önce yazılan senaryoya tıpatıp uyuyordu!
Osmanlı'dan kopan topraklarda 100 yıl huzur olmayacaktı. Hoş; isteyen de yoktu! Bunun için işi şansa bırakmadılar! Londra'nın emriyle, Abdülhamit'in vermeye yanaşmadığı Filistin topraklarına YAHUDİ akını oldu. Amaç, orada kurulacak bir İSRAİL'le huzuru tamamen ortadan kaldırmaktı! Öyle de oldu. Osmanlı dağıldı, birçok ülke ortaya çıktı, İsrail çıbanbaşı olarak sivrildi, mezhep çatışmaları körüklendi, satın alınan liderler burnunun dibini göremedi!
Adamlar bir HAMLEYLE bölgeyi ateşe verdi. PETROL onların evine akarken, bölge 'KAN'la beslendi!
Bir asırlık bu iklim OBAMA'NIN GÖREVE GELMESİYLE BİRLİKE DEĞİŞMEYE BAŞLADI.. Çünkü onu görev getirenler BÖYLE BİR DÜNYA istemiyordu.
Yahudi patronları kalkan olarak kullanan Londra, perde arkasından PARSAYI topluyordu! ABD'deki ünlü Musevi lobisi bunlara kayıtsız destek veriyordu. Neo-Conlar da geri durmayıp devletin desteğini cömertçe sunuyordu!
İlk hamle Obama'yı getiren gücün partneri PUTİN'den geldi. Koltuğa oturur oturmaz YAHUDİ OLİGARKLARI tek tek topladı.
Paralarına el koydu. Bir kısmını içeri attı, bir kısmının da kaçmasına göz yumdu. Putin'den sonra Atlantik'in öte yanında paranın el değiştirmesi gerekiyordu. İlk operasyon MORTGAGE kriziydi. Parayı elinde tutanlar batırıldı. ABD devleti, bilgisayar başında SERVET kazananlara savaş açmıştı. İlk operasyon başarıyla gerçekleşti. İki dev ülke ödevlerini yerine getirirken kilit ülke TÜRKİYE idi... Hem İttihat ve Terakki kalıntılarının kazınması, hem Londra'nın zorla uygulattığı katı LAİKLİĞİN yumuşaması gerekiyordu. Çünkü iki süper gücün İslam alemini yönetmek için bir becerisi yoktu! O beceri, İngilizler tarafından yok edilmeye çalışılan Türkler'in elindeydi!
İşte KÜRESEL ANLAŞMA bu zorunluluktan doğdu. ABD ve RUSYA, Türkiye'siz yapamayacağını anladı. Ortaklığın temeli böyle atıldı! Moskova gazı elinde tutacak, Ankara petrolleri kontrol edecek, Washington da teknolojiyi paylaşıp Avrupa ve Çin'den korunacaktı!
Zaman zaman ABD'nin Ankara'daki eski kalıntıları sorun çıkarsa da bunlar derdest edildi.
Özellikle İngilizler, ABD'nin içine kadar sızmayı becermişti! Çok önemli ABD'liler bile istemeden Londra'ya hizmet eder hale gelmişti!
Yıllardır geri planda kalan Türkiye, 16 devlet kurmanın genetik mirasıyla içindeki ayrık otlarını çok çabuk temizledi. Ergenekon ve Balyoz bu yönde atılmış iki önemli adımdı!
Herkesin devlette DOSYASI olduğu gerçeği bu kez işleri hızlandırıyordu!
Demirel'in dediği gibi "Devlette tek sayfa evrak bile kaybolmaz" sözü bir kez daha hayata geçiyordu!
Türkiye, temizliğini yaptıkça Tel Aviv'den ayrıldı. Türkiye, evin içini temizlediğinde ARAP BAHARI başladı. Despot liderlerin yönettiği ARAP ÜLKELERİ özgürlük ateşine sahip çıktı. Liderler devrildi. Rejimler değişti. İsrail'in kalkanı olarak kurulan ülkelerde artık başka sesler yükselmeye başladı. HUZUR, bir süre sonra Tel Aviv için lüks haline gelecekti!
Perde arkasında çekilen kılıçların şakırtısını duymuyorduk ama hissediyorduk! Obama, koltuğa oturduktan sonra ilk ziyaretini 2009'da Türkiye'ye yaptı. İslam alemine Mısır'dan seslendi! Mesaj açık ve netti: ABD İslam'ın düşmanı değil!
Aynı Obama, Yahudi lobilerinin desteklediği Romney'i geçip ikinci kez başkanlık koltuğuna otururken ilk ziyaretini ezilen Müslümanlar'ın bulunduğu MYANMAR'a yapacağını duyurdu! Başkan yine dünyayı şaşırtıyordu! Daha doğrusu İsrail'i çıldırtıyordu!
Obama, geziden önce KRALİYET BİRLEŞİK HİZMETLERİ ENSTİTÜSÜ'nün en prestijli ödülü olan "Chesney Altın Madalyası"na layık görülen CIA BAŞKANI Petraeus'u görevden alıyordu!
Kazanova Petraeus'un, Winston Churchill ve Margaret Thatcher'e verilen ödülü alması için biraz zamana ihtiyacı olacaktı!
Obama, gezi planını açıkladıktan bir süre sonra İsrail bunu PROTESTO etmek için GAZZE'ye ateş yağdırdı.
Patlayan bombalar "Bizsiz dünya hayal, bundan vazgeçin" anlamı taşıyordu!
İsrail'e "saldırı" emri veren güç, Kürtler'e de "Türkiye'yi karıştırın" direktifini iletiyordu. Gariptir o günlerde zehirlenen Putin de bütün planlarını ve gezilerini iptal ediyordu!
Neyse...
68 gün süren açlık grevleri, Öcalan'ın "yeter" demesiyle son buluyordu!
Açıklama böyleydi!
Öcalan'ın sözleri etkisini gösterirken Şemdinli'den ŞEHİT haberi geliyordu. O güç "Patron sen değilsin, benim" diyordu! Ya da Ankara'ya "Açlık grevlerini bitirmek için beni kıskaca alsanız da PKK'dan elimi çektiremezsiniz" mesajını veriyordu!
Ankara, Londra'nın oyunlarını bozarken Erdoğan Mısır'da, İsrail'i ve İsrail'in saldırılarına sessiz kalan herkesi uyarıyordu! Hem de çok sert bir dille...
İşte yazının başında Rumen bayanın söylediği "Türkler geri geliyor" sözü artık resmen hayat buluyordu!
Türkler'in geri gelmesi, önceki düzenin yıkılması demekti! Yaşanan mücadele büyüktü...
III. Dünya Savaşı perde arkasından yürüyordu. İnsanlar bunu göremese de Mısır'da Başbakan Erdoğan'ı selamlamak için yol kenarına dizilen binlerce Mısırlı genç bir şey söylüyordu: "Siz yürüyün.
Arkanızda biz varız!" İçeride bazıları hala anlamasa da o yürüyüş başladı... Kervana katılmayanlara dikkat edin!
Farklı kutuplarda gibi görünenlerin el birliği ile kervanı sabote etmeye çalıştığını göreceksiniz!
Ama burası Türkiye... Buradan çıkış yok!
Share this article :
 

Yorum Gönder

 
Support : Creating Website | Johny Template | Mas Template
Copyright © 2011. OĞUZHAN HAZAN - All Rights Reserved
Template Created by Creating Website Published by Mas Template
Proudly powered by Blogger