Atatürk üzerine yazılanları dikkatle okuyorum. Çok defa görüyorum ki, Atatürk Türkiye’de yeteri kadar tanınmıyor.
Eğer göğüslerimize Atatürk rozeti takmak, şuraya buraya “Atam izindeyiz!” diye yazmaksa, sonra Anıtkabir’e koşmaksa, saygı duruşunda bulunmaksa… alacağımız numara 10 üzerinden 10’dur. Eğer Atatürkçülük Atatürk’ü okumaksa, anlamaksa ve O’nun ifadesiyle: “Türkiye’yi çağdaş medeniyet seviyesine ulaştırmak için çalışmaksa, kafa yormaksa”… Vah bize, vahlar bize!
Eğer göğüslerimize Atatürk rozeti takmak, şuraya buraya “Atam izindeyiz!” diye yazmaksa, sonra Anıtkabir’e koşmaksa, saygı duruşunda bulunmaksa… alacağımız numara 10 üzerinden 10’dur. Eğer Atatürkçülük Atatürk’ü okumaksa, anlamaksa ve O’nun ifadesiyle: “Türkiye’yi çağdaş medeniyet seviyesine ulaştırmak için çalışmaksa, kafa yormaksa”… Vah bize, vahlar bize!
Ben, Atatürk üzerine yazılan kitaplardan sadece 90 kadarını okuyabildim. Kütüphanemde, aynı konuda 10 kitap daha var. Onları da okuduktan sonra: “Artık yeter!” diyeceğim. Okuduğum 90 kitaptan 40 kadarını, Kültür Bakanlığında müsteşar yardımcısı olduğumda, Bakanlık yayınları arasında bastırmış, tashihlerini de ben yapmıştım.
Bana göre, Atatürk’ü okumadan, bilmeden sevmek, havaya yazı yazmak gibi bir şeydir. Bazı şairlerimizin, Atatürk’ün sarı saçlarına, mavi gözlerine, ince kalem kalem parmaklarına… şiirler yazmaları, faydasız inleyişlerdir. Bazı şairlerimizin ve kalemlerimizin, Atatürk’ü bir “ilâh” gibi göstermeleri, Kemalizmi yeni bir din olarak ele almaları, çok tehlikeli, çok zararlı faaliyetlerdir. Atatürk düşmanlığına zemin hazırlamaktır.
Çok yazdığımı biliyorum ama yine de tekrar ediyorum. Dünyada en az okuyan milletlerin başında, maalesef biz de varız. Evlerimizin % 95’i kitapsız ve kütüphanesizdir.
Evlerinde kitap ve kütüphane bulunan kimselerin çocukları da Türkçemizin durmadan tasfiye edilmesi, budanması yüzünden o taşlaşan kitapları okuyamamakta, anlayamamaktadırlar. Okumadan, bilmeden, araştırmadan Atatürkçülük olur mu?
Resmî rakamlara göre, Almanya’da, bir yılda bin kişi için 2700 kitap basılmaktadır. Fransa’da 1100 kitap, Japonya’da 1000 kitap, Türkiye’de ise bir yılda bin kişi için sadece 7 (yedi) kitap gün yüzüne çıkmaktadır. Bu nasıl bir çiledir? Bu nasıl bir karanlıktır!..
Ben bir ara, MEB’de, Bakanlıklar Arası Ortak Kültür Komisyonu Başkanlığı yaptım. Yurt dışına gitmek için yazılı imtihanlardan geçen öğretmenlerimizi, bir de yüz yüze konuşarak değerlendirmek istedik. Bir gün 100 öğretmenimizi Atatürk konusunda tanımak istedim. Bir defa değil, bin defa yemin ederek yazıyorum.
- Atatürkçü müsünüz? sorusuna 100 öğretmenimiz de “Evet! Elbette!” diyerek cevap verdi. Onlara tekrar sordum.
- Atatürk’ün NUTUK isimli eserini okudunuz mu? NUTUK kaç cilttir? Bir tekinden bile cevap alamadım. Sonra gördüm ki, bırakın NUTUK’u hiçbir öğretmenimiz Atatürk üzerine yazılan bir tek kitap okumamıştır, bırakın okumayı, hiçbir öğretmenimiz, Atatürk üzerine yazılan bir kitap ismi söyleyememektedir. Böyle Atatürkçülük olur mu?
Yarın, Atatürkçülük adına işlenen cinayetlerden bahsedeceğim…
Yorum Gönder