HZ. MEHDi ORTAYA ÇIKTIGINDA NEDEN TANINMAYACAK ?


   HZ. MEHDİ ORTAYA ÇIKTIĞINDA NEDEN TANINMAYACAK ?

Bildiğiniz gibi peygamberimiz Hz. Mehdi’nin dış görünüşünü çok detaylı tarif etmiş, onun yeşil gözlü, esmer, geniş omuzlu, heybetli, kırklı yaşlarında gözüken, çok akıllı, şefkat ve merhamet dolu bir insan olacağını söylemiştir. Peygamberimiz Hz. Mehdi’nin dış görünüşü ile ilgili o kadar detay bildirmiştir ki, adeta kendisini görmüş gibidir. Peki peygamberimiz Hz. Mehdi’yi bu kadar detaylı anlattıysa nasıl olup da Hz. Mehdi yıllarca tanınmayacak, halk onu fark etmeyecektir?

Peygamberimiz Hz. Muhammed, müminleri Hz. Mehdi'nin gelişiyle müjdelemiş ve bu mübarek şahıs ortaya çıktığında tüm Müslümanların kendisine katılması gerektiğini şöyle bildirmiştir:
Ey insanlar, muhakkak Allah-u Teala size zalimleri, münafıkları ve onlara uyanları menetmiş ve size ümmet-i Muhammed'in en hayırlısı olan ve Mekke'de bulunan ismi Ahmet, babasının ismi Abdullah olan Hz. Mehdi'yi reis kılmıştır, ona katılınız.
Ancak buna rağmen insanların büyük çoğunluğu bu kutlu şahsı ilk ortaya çıkışında tanıyamayacaktır. Hatta kimileri de tam tersi bir düşünceye kapılacak, ona destek olmaktan kaçınacak, ondan uzak duracak ve ona karşı olumsuz bir faaliyet içerisine gireceklerdir.
Tüm Müslümanların asırlardır büyük bir heyecanla bekledikleri bu mübarek insanın tanınmamasının ise pek çok sebebi olacaktır. Peygamberimiz'in hadisleri ve İslam alimlerinin açıklamaları doğrultusunda bu sebeplerden bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
Hz. Mehdi'nin Haksızlığa ve İftiraya Uğraması Tanınmasını Engelleyecektir
Kuran'da, Allah'ın elçilerinin ve onlar gibi, insanları din ahlakına uymaya davet eden salih kişilerin menfaatperestlik, delilik, kendini beğenmişlik, büyücülük gibi türlü iftiralarla itham edildikleri haber verilmektedir. Ancak salih Müslümanlar kendilerine yöneltilen iftiraları her zaman örnek bir sabır ve tevekkülle karşılamış, inkarcıların tüm baskılarına rağmen Allah'ın emrettiği ahlakı yaşamaya ve insanları doğru yola davet etmeye devam etmişlerdir. Kuran ayetlerinde elçilerin karşılaştıkları bu durumu anlatan örneklerden bazıları şöyledir:
Yazıklar olsun kullara; ki onlara bir elçi gelmeye görsün, mutlaka onunla alay ederlerdi . (Yasin Suresi, 30)

Onlar için öğüt alıp-düşünmek nerede? Onlara, açıklayan bir elçi gelmişti. Sonra, ondan yüz çevirdiler ve dediler ki: "(Bu,) Öğretilmiştir, bir delidir ."(Duhan Suresi, 13-14)
İşte böyle; onlardan öncekiler de bir elçi gelmeyiversin, mutlaka: " Büyücü ve cinlenmiş " demişlerdir. Onlar bunu (tarih boyunca) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Hayır; onlar, 'azgın ve taşkın (tağiy)' bir kavimdirler. (Zariyat Suresi, 52-53)
Hani Musa, kavmine demişti ki: "Ey kavmim, gerçekten benim sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçi olduğumu bildiğiniz halde, niçin bana eziyet ediyorsunuz? " İşte onlar eğrilip-sapınca Allah da onların kalplerini eğriltip saptırmış oldu. Allah, fasık bir kavmi hidayete erdirmez. (Saff Suresi, 5)
Ayetlerde bildirildiği gibi, insanların bir kısmı açık deliller ve mucizeler görmelerine rağmen, kendilerini Allah'a iman etmeye davet eden elçilerden yüz çevirmiş ve onlara karşı cephe almışlardır. Kuran'da geçmiş toplumların karşı karşıya kaldıkları bu durumun Allah'ın bir adetullahı olduğu belirtilmiş; tüm Müslümanların benzeri zorluklarla denenebilecekleri, çeşitli iftiralara uğrayabilecekleri, Kuran ahlakından uzaklaşmaları için manevi baskı görebilecekleri haber verilmiştir. Allah bu gerçeği, "Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?…" (Bakara Suresi, 214) ayetiyle bizlere bildirmiştir. Bir başka Kuran ayetinde ise müminlerin inkar edenlerden çeşitli baskılar görecekleri şöyle açıklanmaktadır:
Andolsun, mallarınızla ve canlarınızla imtihan edileceksiniz ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşmakta olanlardan elbette çok eziyet verici (sözler) işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız (bu) emirlere olan azimdendir.(Al-i İmran Suresi, 186)
Ve yine Kuran'da bildirilen adetullah gereği, müminlerin aleyhine kurulan her tuzak en başından bozulmuş, atılan her iftira da boşa çıkmış olarak yaratılmıştır. Allah Kuran'da, inkar edenlerin bu girişimlerinin daima müminlerin lehinde sonuçlanacağını haber vermiştir. Ahirette ise Allah, elçilerine ve salih kullarına haksız yere eziyet eden bu kimseler için aşağılatıcı bir azap olduğunu bildirmiştir:
Gerçek şu ki, Allah'a ve elçisine eziyet edenler; Allah, onlara dünyada ve ahirette lanet etmiş ve onlar için aşağılatıcı bir azap hazırlanmıştır. Mümin erkeklere ve mümin kadınlara irtikab etmedikleri (bir suç) sebebiyle eziyet edenler ise, gerçekten bir iftira ve açık bir günah yüklenmişlerdir.(Ahzab Suresi, 57-58)
İnkar edenler ve müşrikler, elçilerin tebliğ ettikleri hak dinin yıllardır devam ettirdikleri kendi yerleşik menfaat düzenlerine zarar vereceğini düşünerek, salih müminleri kendilerine düşman edinmişlerdir. Bu, insanların Allah'a iman etmelerini engelleyebilmek ve elçilerin tebliğlerini geçersiz kılabilmek amacıyla inkar edenlerin yüzyıllardır uyguladıkları bir yöntemdir. Peygamber Efendimiz de hadislerinde, kendisinden sonra gelecek tüm elçilerin ve evliyaların Allah'ın gönderdiği dini tebliğ etmeleri ve yaymaları nedeniyle çeşitli zorluk ve iftiralara maruz kalacaklarını haber vermiştir. Bir başka hadisinde ise Peygamberimiz, kendi soyundan gelen halkının kendisinden sonra pek çok zorluk ve sıkıntıyla karşılaşacaklarını bildirmiştir:
... Biz öyle bir ev halkıyız ki; Allah bizim için ahireti dünyaya tercih etmiştir. Benim Ehl-i Beytim (soyum) muhakkak benden sonra bela, kaçırılma ve sürgüne uğrayacaktır. Benden sonra Ehl-i Beytim (soyum) bela ve mihnetlerle (eziyet, sıkıntı) karşılaşacaklar ve darbe maruz kalacaklardır.
Hadislerde Hz. Mehdi'nin, diğer evliya ve enbiyalar gibi, türlü haksızlıklara ve ağır suçlamalara maruz kalacağı ayrıca şöyle bildirilmektedir:
... (Mehdi) İki rekat namaz kılar. Namazdan dönünce şöyle der: "Ey insanlar! Ümmet-i Muhammed ve bilhassa onun Ehl-i Beyti çok belalar gördü ve bizler kahr (azap) ve haksızlığa maruz kaldık (uğradık). "
Başka bir rivayette ise, Hz. Mehdi'ye, ahir zamanda ona ve Hz. İsa'ya karşı büyük bir mücadele verecek olan Deccal'in destekçileri tarafından baskı uygulanacağı haber verilmiştir. Hadisin işaret ettiğine göre, Hz. Mehdi'nin ve Hz. İsa'nın fikri mücadelesine karşılık Deccal ve destekçileri bu mübarek şahısları engellemek, tutuklamak, topraklarından sürmek ya da öldürmek amacıyla çeşitli tuzaklar kuracaklardır.
Peygamberimiz'in tüm bu hadislerinden, Hz. Mehdi ve cemaatinin yoğun bir karalama ve iftira kampanyası ile mücadele etmek zorunda kalacaklarına işaret edildiği anlaşılmaktadır. Dönem ahir zaman olduğu için, insanların büyük kısmında hakim olan derin şüphecilik, güvensizlik, sabırsızlık ve sadakatsizlik, çoğu kimsenin bu iftiralara kulak vermelerine, samimi Müslümanlara ise itimat etmemelerine neden olacaktır.
Büyük İslam alimi Bediüzzaman'ın da belirttiği gibi, ahir zamandaki ahlaki bozulma nedeniyle insanlar Hz. İsa ve Hz. Mehdi'ye şüpheyle yaklaşacaklar, onların Allah'ın dinini yaymak amacıyla yaptıkları faaliyetlerinin değerini anlamayacak, hatta bu kıymetli insanların hizmetlerini engellemeye çalışacaklardır. Bediüzzaman'a göre, bu nedenle tüm İslam dünyasının heyecanla beklediği Büyük Müceddid (her yüzyıl başında gönderilen büyük İslam alimi) uzun yıllar boyunca insanlar arasında Mehdi sıfatıyla tanınmayacaktır. Tam aksine toplumun önemli bir kesimi onu –tarihteki tüm Müslümanlara karşı olduğu gibi- dinlerini dejenere etmekle, sapkınlıkla, yalancılıkla ve daha birçok asılsız iftiralarla suçlayacaklardır. Ancak, hadislerde işaret edildiği üzere, Hz. Mehdi tüm bu karalama ve iftiralara çok üstün bir sabır ve tevekkülle karşılık verecek, din ahlakını yaşamada ve tebliğ etmekteki kararlılığından asla taviz vermeyecektir.
Share this article :
 

Yorum Gönder

 
Support : Creating Website | Johny Template | Mas Template
Copyright © 2011. OĞUZHAN HAZAN - All Rights Reserved
Template Created by Creating Website Published by Mas Template
Proudly powered by Blogger