Osmanlı Devletine Yapılan Komplo


Osmanlı Devletine Yapılan Komplo
Mısırlı Dr. Fehmi Şinnâvî Osmanlı Devletine yapılan komployu ş­öyle anlatıyor:“Osmanlı devletine dair yazılan tarihler birçok şüphelerle doludur. Osmanlı devleti bitmiş­ti, hiçbir şeye sahip değildi; hiç kimseye fayda vermiyor, hiç kimse­ye de zarar vermiyordu. Hatta Kemalist Türkiye -ki Osmanlı dev­letinin mirasçısı olmuştur- hilafetin ve Osmanlının en sert hasmı idi. O halde ihtirasları, ileriye dönük planları olan herhangi bir ta­rihçi Osmanlı devleti hakkında yazarken insaflı olabilir miydi?

Meseleye öteki yönden bakıldığında karşımıza bu çökmüş dev­letin kanlı-bıçaklı düşmanları çıkmaktadır. Siyonistlerden, Haçlı­lardan, sömürgeci Avrupa’dan bahsediyoruz. Onlar sadece topra­ğın ele geçirilmesine değil, hilafetin de silinmesine, yok edilmesine çaba harcadılar. Onların verdiği savaş sadece klasik bir sömürge sa­vaşı değil, din savaşı idi de. O halde resmî tarihçiler, o görevli tarih yazarları arasında Osmanlı hilafetine insaf gözüyle bakan fedaîyi nasıl bulacağız? Zaten bunların çoğu da, Islâm’a muhalif şu çağdaş devlet dedikleri şeyi tutkuyla seven bed suratlılar değil miydiler? Müstemlekeci ya da emperyalist güçlerin veya tağutî, hatta sivil bile olabilen tüm bu düşmanların saldırıları ile beraber tiyatronun, sinemanın, medyanın ve kültürel hareketlerin hilafet aleyhine etkinlik göstermeleri doğal hale gelmiştir. Onlar Osmanlı hilafetini pek çirkin karikatürize ettiler. Osmanlılar, onlara bakılırsa, kültürden anlamazdı. Osmanlıya saldıranlar sadece bu milleti hedef almıyorlardı. Esas maksadları hilafeti yaralamaktı. Çünkü Islâmî bir sistem ve bir Islâm devleti sözkonusuydu. Kaim kalın kitapların ortasında, tiyatrolarda, filmlerde karşımıza Osmanlıyı cahil, kan dökü­cü ve ilkel bir kavim olarak çizdiler. Sultan Abdülhamid’i kan dök­mekten zevk alan kızıl bir sultan olarak resmettiler. Osmanlı devleti bitti, milli devletler kuruldu. Rüşvet bitti mi, yoksa her yanı mı sardı? Adam kayırma ve yağcılık bitti mi, yoksa işlerin yürümesi için temel prensip haline mi geldi? Tarih şahitlik ediyor ki, Sultan Abdülhamid devletinin ekono­mik olarak çökmesine, düşmanlarının bir bir dişlerini göstermesi­ne, azınlıkların şımarmalarına rağmen Filistin hususunda kararlı davranmış; hiçbir haktan feragat etmeyeceğini açıkça söylemiştir. Oysa Tbeodor Herzl’in teklifi ve aracılığı Almanya’nın teklifi demekti. Rusya ve Britanya da bu teklif için aracılık ettiler ve Abdülhamid hepsini reddedip şöyle dedi:

‘Filistin benim mülküm değil! Filistin sadece Türklerin de değildir. Orası müslümanlarındır. Tenimi paramparça etse­niz de bu kararımdan vazgeçmem.'
Işte burada Osmanlı devletine komplo yaptıkları, Islâm’a tuzak kurdukları ortaya çıkar. Gaye Islâm devletini, hilafetini, yani bizzat Islâm’ın kendisini yok edebilmektir.

Artık akademik tarihçiler zehirli simsiyah bir propagandayı yürütenlerle beraber bu plana hizmet etmeye başlayacaklardı. Doğrudan katılmasalar dahi, gerçekleri söylemeyerek üstünden geçe­rek bu hain komplonun uygulanmasına fırsat vereceklerdi. Bunlar Islâm’a karşı yürütülen bu korkunç kıyıma hiç ses çıkarmadılar.

Şu bilinmeli ki, Osmanlı hilafetine saldıran, Islâm hilafeti­ne kastediyordu. Hilafeti yıkmak isteyen, Islâm’ı yıkmak istiyordu. Yani Islâm’ın kitabını, elçisini, temel düşünce sistemini yerlebir etmek istiyordu.”

KAYNAK:

Dr. Fehmi Şinnâvî, Hilafet: Modern Arap Düşüncesinin Eleştirisi, tercüme eden: Sadık Ömeroğlu, Insan Yayınları, Istanbul 1995, sayfa 14 – 16.

“Belgelerle Gerçek Tarih” isimli 792 sayfalık çalışmamızı ücretsiz indirebilirsiniz:

http://www.mediafire.com/?vgk9k8cozdpy7ez

Alıntılarda şu şe kilde kaynak belirtiniz:
www.belgelerlegercektarih.wordpress.com
Share this article :
 

Yorum Gönder

 
Support : Creating Website | Johny Template | Mas Template
Copyright © 2011. OĞUZHAN HAZAN - All Rights Reserved
Template Created by Creating Website Published by Mas Template
Proudly powered by Blogger