KIYAMET KOPACAKTI AMA KIYAMETi KOPARACAK MELEK GERi DÖNDÜ !


   KIYAMET KOPACAKTI AMA KIYAMETİ KOPARACAK MELEK GERİ DÖNDÜ !


Kıyamet gerçekten yakın ama o dehşet verici günden önce Mehdi'nin zuhuru var.
Evet, gerçekten kıyamet kopacaktı ama kıyameti koparacak melek geri döndü. Bakın peygamberimiz kıyametin neden erteleneceğini nasıl açıklıyor:

Hadiste, ‘Dünyadan bir gün bile kalsa, Allahu Teala o günü uzatıp benim ehli beytimden birisini (Hz. Mehdi (as)’ı), dünyaya hakim kılmak için gönderecektir.’ buyurulmuştur. (El-kavlu’l muhatasar fi alamet-il mehdiyy-il muntazar, Hadis no 37)

Resulullah ferman etti, “Dünyadan bir gün bile kalsa” kıyamet kopmaya bir gün bile kalsa Allahu Teala kıyameti durdurup, o günü uzatıp benim ehli beytimden Muhammed Mehdi’yi dünyaya hakim olmak için gönderecektir” buyurmuştur. Allah, Mehdi için kıyameti durduruyor. Kıyametin ertelenmesine vesile olan bir insana insanlar düşman oluyor. Hz. Mehdi’nin çevresinde 313 kişi toplanıyor. Hz. Mehdi hapsediliyor, darp ediliyor, hakaret görüyor ama sadece 313 talebesi var. Başka talebesi yok. Ama kıyamet de onun sebebiyle durduruluyor. Dünyanın haberi yok daha ondan. Onun yüzü suyu hürmetine devam ettiriyor Allah dünyayı, dünyanın da ondan haberi olmadığı gibi bir de düşmanlık yapıyorlar.

Daha Hz. Mehdi zuhur etmediği için kıyamet kopmadı. Şu anda Mehdi ve Mehdi talebeleri faaliyette. Peygamberimiz ne diyor, son bir gün kalsa bile Mehdi gelecek diyor, ona bu bilgiyi veren Cebrail’dir. Cebrail’e bu bilgiyi veren de Allah’tır. Yoksa gördüğünüz gibi insanlar kıyamet kopacak diye oldukça gerildiler ve tedirgin oldular. Ama bir yandan da Mehdiyetin gerçek olduğunu anlayan çok insan oldu. Şimdi hep birlikte Hz. Mehdi’nin zuhurunu bekliyoruz, daha kıyamete var, daha kıyametten önce Hz. Mehdi ve Hz. İsa’nın zuhuruyla İslam hakimiyeti ve muhteşem bir altınçağ var. Yavaş yavaş insanlar doğru söylediğimizi, peygamberimizin hadislerinden yola çıkarak bu gerçekleri anlattığımızı anlayacaklar.

Bakın hadislerde Hz. Mehdi’nin zuhuru ve İslam’ı son kez dünyaya hakim edeceği nasıl bildiriliyor:

Kumait’ten: İmam Bakır’a gidip sordum: “Kaim Muhammed Mehdi ne zaman zuhur edecek?” Şöyle cevap verdi: “Aynı soru Allah’ın elçisinin önünde de sorulmuştu ve o şöyle demişti: “Onun çıkışı aniden olan yeniden diriliş anına benzer.” (Remembrance of The Beloved, Questions and Answers About Imam Mahdi (p.b.u.h) , By Seyed Husain Husaini)

Onun tekrar zuhur ettiği zaman onun etrafında 313 taraftarı toplanır. Söyleyeceği ilk kelimeler şöyle olacak: “Eğer bilseydiniz, Allah’ın bakiyesi sizin için en iyisidir.” Ve sonrasında şöyle demiştir: “Ben Allah’ın bakiyesi ve Allah’ın Halifesi’yim ve Onun size bir deliliyim.” Her Müslüman onu aşağıdaki şekilde selamlayacaktır: “Selamet üzerine olsun, Ey Allah’ın bu dünyaki bakiyesi.” Ne bir Yahudi ne Hıristiyan ne de Allah’tan başkasına tapanlardan kimse kalmaz (-ki) hepsi ona inanacak ve onun hakkında şahitlik edecek ve TEK BİR ÜMMET OLACAK VE BU OLACAK OLAN İSLAM BİRLİĞİ olacaktır.Gerçekten gökyüzünden bir ateş inecek ve dünyanın her köşe bucağında ilahlaştırılmış Allah’tan başka tapılanları yakacaktır”. (Al Fusulul Muhima Ibne Sabbagh Maliki sf.248)
 

TÜRK AKLI !


Ergün Diler   TÜRK AKLI !


13 Aralık 2012

Çünkü Türkiye artık çok renkli ve çok sesli bir ülke...
Nasıl mı?

Türk aklı

"Türkiye' de neler oluyor?" sorusu hepimizin kafasını kurcalıyor. Kimimiz tedirgin, kimimiz geleceğe güvenle bakıyor. Ama ayrışma apaçık ortada duruyor. Kafelerde, lokantalarda, okullarda, hastanelerde, evlerde, Başkent sokaklarında, Anıtkabir'de, servislerde, pazar yerlerinde, stadlarda yani insanın olduğu her noktada SİYASET konuşuluyor. Kimi, AK Parti'nin yaptığı en küçük bir icraatı bile abartarak "tehlike kapıya dayandı" diye ortalığı toz dumana veriyor. Kimi de atılan her adımdan KERAMET çıkarıyor!
Oysa geniş kadrajla bakıldığında devletin dönüştüğünü ve gittiği yönü görebiliyorsunuz. Ama bunun için temel şart PARTİZANCA değil objektif olarak bakmak! Eğer kullandığınız gözlük her rengi olduğu gibi görmenize yarıyorsa hiç sorun yok. Yok, eğer baktığınız her yerde istediğiniz rengi görmek istiyorsanız sorun var demektir! Çünkü Türkiye artık çok renkli ve çok sesli bir ülke...
Nasıl mı?
Anlatalım! Ama önce biraz geriye gidelim...
İsmet İnönü, Şükrü Kaya, Celal Bayar, Adnan Menderes, Cemal Gürsel, Fatin Rüştü Zorlu, Şükrü Saracoğlu, Osman Bölükbaşı, Rüştü Erdelhun, Alparslan Türkeş, Cemal Madanoğlu, Necmettin Erbakan, Muhsin Batur, Faruk Gürler, Süleyman Demirel, Sadettin Bilgiç, Ragıp Gümüşpala, Bülent Ecevit, Bülend Ulusu, Kenan Evren, Haydar Saltık, Turgut Sunalp, Necdet Calp, Turgut Özal, Deniz Baykal, Tansu Çiller, Erdal İnönü, Mesut Yılmaz, Devlet Bahçeli, Hüsamettin Cindoruk, Hüsamettin Özkan, Kemal Kılıçdaroğlu ve kudretli patronlar!
Türkiye neredeyse son 60 yılını DEVLETMİLLET çekişmesiyle, hatta savaşıyla geçirdi.
Ülkenin bütün enerjisi, milleti arkasına alanlar ile sırtını devlete yaslayanlar arasında harcandı gitti.
Her defasında dışarıdan destek alan DEVLET kazandı! Darbelerle, muhtıralarla, suikastlarla, kitlesel eylemlerle hep devletin yüzü güldü! Dışarıdaki BEYİN bunun olması için elinden gelen her şeyi eksiksiz yaptı. Bazen ekonomi düğmesine basarak, bazen de yetiştirip içeri koyduğu adamlarla... Ama her defasında oldu!
Plan tuttu!
Bir gün çok önemli bir devlet adamına "Beyefendi neden her defasında yenildik?" diye sormuştum.
Cevabı ilginçti...
"Gökdelenleri yapmak için çimento şarttır. Uygun kum ve çimento su ile bir araya getirilip MİKSERİN içine atılır. Oradan çıkan karışım ülkeyi ayakta tutan BETONU oluşturur. Ama sen karanlık bir elin o karışıma iki kürek TOPRAK attığını görmez ve engel olmazsan bir kamyon dolusu karışım boşa gider.
Çöpe atarsın! Çünkü beton tutmaz! İşte bu nedenle içimize adam sokuyorlar! Özel yetiştirip aramıza katıyorlar. Hem istedikleri oluyor, hem devlet devletlikten çıkıyor..."
İngilizler, Almanlar, Ruslar, Amerikalılar bunu hep yaptı! Kim güçlüyse gelip ANKARA'ya oturdu!
Zaafiyet gösterdiğin an bu senin kaderin olur bu bölgede!
Yukarıda ismini saydığım, sayamadığım birçok önemli isim bilerek ya da bilmeyerek ülkeyi iki ucundan çekiştirdi! Bir grup İngiltere-Almanya-
Fransa'dan güç aldı. Diğerleri ise Amerika'dan...
Türkiye adına ortaya çıkan her kim olursa olsun silinip gitti! Ne basında, ne hukukta, ne siyasette, ne sporda, ne ekonomide söz hakkı verilmedi! Memleketi düşünen ezilip giderdi! Anadolu'da değişmez kuraldı bu!
Ne zamana kadar sürdü bu? 2002'ye kadar....
Erdoğan ile birlikte eski kurallar aşınmaya başladı.
Ankara'da filizlenen yeni devlet, arkasından gidebileceği bir ismi nihayet bulmuştu.
60 yıldır yapılamayan şeyler hayata geçmeye başladı!
Asker eski alışkanlıklarını, siyaset de ön yargılarını bir kenara bıraktı. Kenetlendiler!
İki kol birden halkı sarıp sarmaladı! HALLEY kuyruklu yıldızından daha az gördüğümüz manzara bizi de şaşırttı! Yeni Devlet işe devleti temizlemekle başladı. İlk adım darbecilerin gitmesiydi. Öyle de oldu. Ankara'nın yeni rotasında DARBE yoktu!
Milletle kucaklaşıp büyümek vardı. Ergenekon ve Balyoz dalgaları bu nedenle geldi...
Ordu milletin ordusu oldu. Etrafı, sızmaya karşı kalın bir duvarla örüldü! Dışarıdan yönetilen 22 yaşındaki bir teğmenin gelecekte GENELKURMAY Başkanı olmasının önü kesildi!
Harp Akademileri'nde yetenekli ve akıllı olanın öne çıkması sağlandı. Ve en önemlisi devlet, Kürt, Ermeni, solcu, sağcı, ülkücü, muhafazakar, şeriatçı, gerici, ateist diye vatandaşını takip etmeyi bıraktı! Fişleme tarihe karıştı! Askerin görevi birlikte yaşadığı insanları dışarıdan gelecek tehlikelere karşı korumaktı! Dünyanın hiçbir yerinde kendini vatandaşından koruyan devlet yoktu! İşte Erdoğan'ın başardığı buydu! Devlet milletle barıştı. Başını kaldırıp uzağa baktı!
Hem de 60 yıl sonra...
Şimdi yakın gelecekte ORDUNUN aşınan imajı silinecek. Asker olmak camileri havaya uçurmayı düşünen bir "darbeci" değil, "kahraman" olmak anlamına gelecek...
Türkiye 60 yıldır ayaklarına bağlanan prangadan kurtuluyor!
Bu nedenle zamana yayılan dönüşümü göremiyoruz. İstiyoruz ki her şey bir günde olup bitsin!
İkiye bölündüğümüz için kaybettik, tek yürek olduğumuz için kazanacağız... Tek kartları KÜRT sorunuydu, o da yakında bitecek! Ondan sonra ASKERLE ilgili olumsuz tek haber okumayacaksınız!
Bu da devlet projesi!
Hep dediğim gibi TÜRK AKLINA güvenin...
Sadece biraz sabır!


<meta name=AdNetwork value=adhood - www.adhood.com acceptcode=59050cd7f93f3eb1e78a>
 

HZ. MEHDi ORTAYA ÇIKTIGINDA NEDEN TANINMAYACAK ?


   HZ. MEHDİ ORTAYA ÇIKTIĞINDA NEDEN TANINMAYACAK ?

Bildiğiniz gibi peygamberimiz Hz. Mehdi’nin dış görünüşünü çok detaylı tarif etmiş, onun yeşil gözlü, esmer, geniş omuzlu, heybetli, kırklı yaşlarında gözüken, çok akıllı, şefkat ve merhamet dolu bir insan olacağını söylemiştir. Peygamberimiz Hz. Mehdi’nin dış görünüşü ile ilgili o kadar detay bildirmiştir ki, adeta kendisini görmüş gibidir. Peki peygamberimiz Hz. Mehdi’yi bu kadar detaylı anlattıysa nasıl olup da Hz. Mehdi yıllarca tanınmayacak, halk onu fark etmeyecektir?

Peygamberimiz Hz. Muhammed, müminleri Hz. Mehdi'nin gelişiyle müjdelemiş ve bu mübarek şahıs ortaya çıktığında tüm Müslümanların kendisine katılması gerektiğini şöyle bildirmiştir:
Ey insanlar, muhakkak Allah-u Teala size zalimleri, münafıkları ve onlara uyanları menetmiş ve size ümmet-i Muhammed'in en hayırlısı olan ve Mekke'de bulunan ismi Ahmet, babasının ismi Abdullah olan Hz. Mehdi'yi reis kılmıştır, ona katılınız.
Ancak buna rağmen insanların büyük çoğunluğu bu kutlu şahsı ilk ortaya çıkışında tanıyamayacaktır. Hatta kimileri de tam tersi bir düşünceye kapılacak, ona destek olmaktan kaçınacak, ondan uzak duracak ve ona karşı olumsuz bir faaliyet içerisine gireceklerdir.
Tüm Müslümanların asırlardır büyük bir heyecanla bekledikleri bu mübarek insanın tanınmamasının ise pek çok sebebi olacaktır. Peygamberimiz'in hadisleri ve İslam alimlerinin açıklamaları doğrultusunda bu sebeplerden bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
Hz. Mehdi'nin Haksızlığa ve İftiraya Uğraması Tanınmasını Engelleyecektir
Kuran'da, Allah'ın elçilerinin ve onlar gibi, insanları din ahlakına uymaya davet eden salih kişilerin menfaatperestlik, delilik, kendini beğenmişlik, büyücülük gibi türlü iftiralarla itham edildikleri haber verilmektedir. Ancak salih Müslümanlar kendilerine yöneltilen iftiraları her zaman örnek bir sabır ve tevekkülle karşılamış, inkarcıların tüm baskılarına rağmen Allah'ın emrettiği ahlakı yaşamaya ve insanları doğru yola davet etmeye devam etmişlerdir. Kuran ayetlerinde elçilerin karşılaştıkları bu durumu anlatan örneklerden bazıları şöyledir:
Yazıklar olsun kullara; ki onlara bir elçi gelmeye görsün, mutlaka onunla alay ederlerdi . (Yasin Suresi, 30)

Onlar için öğüt alıp-düşünmek nerede? Onlara, açıklayan bir elçi gelmişti. Sonra, ondan yüz çevirdiler ve dediler ki: "(Bu,) Öğretilmiştir, bir delidir ."(Duhan Suresi, 13-14)
İşte böyle; onlardan öncekiler de bir elçi gelmeyiversin, mutlaka: " Büyücü ve cinlenmiş " demişlerdir. Onlar bunu (tarih boyunca) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Hayır; onlar, 'azgın ve taşkın (tağiy)' bir kavimdirler. (Zariyat Suresi, 52-53)
Hani Musa, kavmine demişti ki: "Ey kavmim, gerçekten benim sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçi olduğumu bildiğiniz halde, niçin bana eziyet ediyorsunuz? " İşte onlar eğrilip-sapınca Allah da onların kalplerini eğriltip saptırmış oldu. Allah, fasık bir kavmi hidayete erdirmez. (Saff Suresi, 5)
Ayetlerde bildirildiği gibi, insanların bir kısmı açık deliller ve mucizeler görmelerine rağmen, kendilerini Allah'a iman etmeye davet eden elçilerden yüz çevirmiş ve onlara karşı cephe almışlardır. Kuran'da geçmiş toplumların karşı karşıya kaldıkları bu durumun Allah'ın bir adetullahı olduğu belirtilmiş; tüm Müslümanların benzeri zorluklarla denenebilecekleri, çeşitli iftiralara uğrayabilecekleri, Kuran ahlakından uzaklaşmaları için manevi baskı görebilecekleri haber verilmiştir. Allah bu gerçeği, "Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?…" (Bakara Suresi, 214) ayetiyle bizlere bildirmiştir. Bir başka Kuran ayetinde ise müminlerin inkar edenlerden çeşitli baskılar görecekleri şöyle açıklanmaktadır:
Andolsun, mallarınızla ve canlarınızla imtihan edileceksiniz ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşmakta olanlardan elbette çok eziyet verici (sözler) işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız (bu) emirlere olan azimdendir.(Al-i İmran Suresi, 186)
Ve yine Kuran'da bildirilen adetullah gereği, müminlerin aleyhine kurulan her tuzak en başından bozulmuş, atılan her iftira da boşa çıkmış olarak yaratılmıştır. Allah Kuran'da, inkar edenlerin bu girişimlerinin daima müminlerin lehinde sonuçlanacağını haber vermiştir. Ahirette ise Allah, elçilerine ve salih kullarına haksız yere eziyet eden bu kimseler için aşağılatıcı bir azap olduğunu bildirmiştir:
Gerçek şu ki, Allah'a ve elçisine eziyet edenler; Allah, onlara dünyada ve ahirette lanet etmiş ve onlar için aşağılatıcı bir azap hazırlanmıştır. Mümin erkeklere ve mümin kadınlara irtikab etmedikleri (bir suç) sebebiyle eziyet edenler ise, gerçekten bir iftira ve açık bir günah yüklenmişlerdir.(Ahzab Suresi, 57-58)
İnkar edenler ve müşrikler, elçilerin tebliğ ettikleri hak dinin yıllardır devam ettirdikleri kendi yerleşik menfaat düzenlerine zarar vereceğini düşünerek, salih müminleri kendilerine düşman edinmişlerdir. Bu, insanların Allah'a iman etmelerini engelleyebilmek ve elçilerin tebliğlerini geçersiz kılabilmek amacıyla inkar edenlerin yüzyıllardır uyguladıkları bir yöntemdir. Peygamber Efendimiz de hadislerinde, kendisinden sonra gelecek tüm elçilerin ve evliyaların Allah'ın gönderdiği dini tebliğ etmeleri ve yaymaları nedeniyle çeşitli zorluk ve iftiralara maruz kalacaklarını haber vermiştir. Bir başka hadisinde ise Peygamberimiz, kendi soyundan gelen halkının kendisinden sonra pek çok zorluk ve sıkıntıyla karşılaşacaklarını bildirmiştir:
... Biz öyle bir ev halkıyız ki; Allah bizim için ahireti dünyaya tercih etmiştir. Benim Ehl-i Beytim (soyum) muhakkak benden sonra bela, kaçırılma ve sürgüne uğrayacaktır. Benden sonra Ehl-i Beytim (soyum) bela ve mihnetlerle (eziyet, sıkıntı) karşılaşacaklar ve darbe maruz kalacaklardır.
Hadislerde Hz. Mehdi'nin, diğer evliya ve enbiyalar gibi, türlü haksızlıklara ve ağır suçlamalara maruz kalacağı ayrıca şöyle bildirilmektedir:
... (Mehdi) İki rekat namaz kılar. Namazdan dönünce şöyle der: "Ey insanlar! Ümmet-i Muhammed ve bilhassa onun Ehl-i Beyti çok belalar gördü ve bizler kahr (azap) ve haksızlığa maruz kaldık (uğradık). "
Başka bir rivayette ise, Hz. Mehdi'ye, ahir zamanda ona ve Hz. İsa'ya karşı büyük bir mücadele verecek olan Deccal'in destekçileri tarafından baskı uygulanacağı haber verilmiştir. Hadisin işaret ettiğine göre, Hz. Mehdi'nin ve Hz. İsa'nın fikri mücadelesine karşılık Deccal ve destekçileri bu mübarek şahısları engellemek, tutuklamak, topraklarından sürmek ya da öldürmek amacıyla çeşitli tuzaklar kuracaklardır.
Peygamberimiz'in tüm bu hadislerinden, Hz. Mehdi ve cemaatinin yoğun bir karalama ve iftira kampanyası ile mücadele etmek zorunda kalacaklarına işaret edildiği anlaşılmaktadır. Dönem ahir zaman olduğu için, insanların büyük kısmında hakim olan derin şüphecilik, güvensizlik, sabırsızlık ve sadakatsizlik, çoğu kimsenin bu iftiralara kulak vermelerine, samimi Müslümanlara ise itimat etmemelerine neden olacaktır.
Büyük İslam alimi Bediüzzaman'ın da belirttiği gibi, ahir zamandaki ahlaki bozulma nedeniyle insanlar Hz. İsa ve Hz. Mehdi'ye şüpheyle yaklaşacaklar, onların Allah'ın dinini yaymak amacıyla yaptıkları faaliyetlerinin değerini anlamayacak, hatta bu kıymetli insanların hizmetlerini engellemeye çalışacaklardır. Bediüzzaman'a göre, bu nedenle tüm İslam dünyasının heyecanla beklediği Büyük Müceddid (her yüzyıl başında gönderilen büyük İslam alimi) uzun yıllar boyunca insanlar arasında Mehdi sıfatıyla tanınmayacaktır. Tam aksine toplumun önemli bir kesimi onu –tarihteki tüm Müslümanlara karşı olduğu gibi- dinlerini dejenere etmekle, sapkınlıkla, yalancılıkla ve daha birçok asılsız iftiralarla suçlayacaklardır. Ancak, hadislerde işaret edildiği üzere, Hz. Mehdi tüm bu karalama ve iftiralara çok üstün bir sabır ve tevekkülle karşılık verecek, din ahlakını yaşamada ve tebliğ etmekteki kararlılığından asla taviz vermeyecektir.
 
 
Support : Creating Website | Johny Template | Mas Template
Copyright © 2011. OĞUZHAN HAZAN - All Rights Reserved
Template Created by Creating Website Published by Mas Template
Proudly powered by Blogger